KARADENİZDE SOBADA FINDIK KABUĞU YAKILIRDI
Ünye'de fındık kabuğu yakardık sobada,
Kış gelmeden alınırdı kabuk,
Kömürlüğü olur ya evlerin,
Bizim kömürlüğümüzde, daha çok fındık kabuğu olurdu,
Çıtır çıtır yanar fındık kabuğu,
Hemen tutuşur,
Kömür ve odunu ise hava çok soğuksa, sobanın daha uzun ısıtması için takviye edersin,
Üzerinde bir çaydanlık su kaynar her zaman,
Annem, uzun saplı börek tavasına döşediği su böreğini pişirirdi,
Onun lezzeti daha sonra hiç tadmadım,
Soba borusuna ise yuvarlak, metal bir askılık takardık, adı neydi bilmiyorum demirleri vardı açılan, oraya çamaşır aslılırdı kuruması için,
Fındık kabuğu kor olduğunda ise bizim için eğlence başlardı,
Kah, şişe batırılmış bir ekmek kızartılır,
Kah, sucuk pişirilirdi,
Sobalı evde yaşıyorsanız eğer,
Odanın kapısını açık bırakmak yasaktır,
Hemen "kızımmm kapıyı kapa" diye seslenirdi biri,
Odadan dışarı çıkarken hırka, patik, şapka hatta eldiven dahi takabilirdiniz,
(Şimdi koloriferli evlerinizde, dışarıda kar yağarken evde dekolte bir kıyafetle arzı endam edebiliyorsunuz :)
Evin diğer bölümlerinde soba yanmıyorsa eğer, kendinizi buz gibi odalarda "ışşşş veya bırrrr" sesi çıkarırken yakalayabilirdiniz,
Gece yatağa girmeden yarım saat önce elektrikli battaniye ile yatağı ısıtmak çok modaydı o yıllarda,
Yattığınızda elektrik fişini çıkarmadıysanız hafif elektrik kaçaklarınıza maruz kalabilirdiniz,
Bereyle uyumak da hiç şaşılacak bir durum değildi o zamanlar,
Sobadan kalorifere geçen büyüklerimiz bir türlü sırtlarını ısıtamaz,
Yere oturup sırtını kalorifere dayarlardı,
Odanın kapısının açık olması fobisinden ise, zor da olsa kurtuldular,
Bu soğuk günlerde soba nostaljisi yapmak geldi içimden,
Ayşe Arman her konuda yazıyor ve benim bu çok hoşuma gidiyor,
Okurken bazıları "ne var ki yazdıklarında, ben de yazarım" diye düşünüyorlar belki,
Ama, yazdıklarının zevkle okunması, o kadar kolay bir meziyet değil,
Yazmak güzel ama, okunabilecek bir şekilde yazmak gerçekten marifet,
Ayşe Arman bana ilham verdi bu konuda,
Seviyorum ben o çılgın kadını,
Çalışan, çabalayan, üreten her kadının benim başımın üzerinde yeri var,
Hele de işini AŞK ile yapıyorsa,
-5 derece olan Ankara akşamından sizlere hoşçakalın diyorum....
Kış gelmeden alınırdı kabuk,
Kömürlüğü olur ya evlerin,
Bizim kömürlüğümüzde, daha çok fındık kabuğu olurdu,
Çıtır çıtır yanar fındık kabuğu,
Hemen tutuşur,
Kömür ve odunu ise hava çok soğuksa, sobanın daha uzun ısıtması için takviye edersin,
Üzerinde bir çaydanlık su kaynar her zaman,
Annem, uzun saplı börek tavasına döşediği su böreğini pişirirdi,
Onun lezzeti daha sonra hiç tadmadım,
Soba borusuna ise yuvarlak, metal bir askılık takardık, adı neydi bilmiyorum demirleri vardı açılan, oraya çamaşır aslılırdı kuruması için,
Fındık kabuğu kor olduğunda ise bizim için eğlence başlardı,
Kah, şişe batırılmış bir ekmek kızartılır,
Kah, sucuk pişirilirdi,
Sobalı evde yaşıyorsanız eğer,
Odanın kapısını açık bırakmak yasaktır,
Hemen "kızımmm kapıyı kapa" diye seslenirdi biri,
Odadan dışarı çıkarken hırka, patik, şapka hatta eldiven dahi takabilirdiniz,
(Şimdi koloriferli evlerinizde, dışarıda kar yağarken evde dekolte bir kıyafetle arzı endam edebiliyorsunuz :)
Evin diğer bölümlerinde soba yanmıyorsa eğer, kendinizi buz gibi odalarda "ışşşş veya bırrrr" sesi çıkarırken yakalayabilirdiniz,
Gece yatağa girmeden yarım saat önce elektrikli battaniye ile yatağı ısıtmak çok modaydı o yıllarda,
Yattığınızda elektrik fişini çıkarmadıysanız hafif elektrik kaçaklarınıza maruz kalabilirdiniz,
Bereyle uyumak da hiç şaşılacak bir durum değildi o zamanlar,
Sobadan kalorifere geçen büyüklerimiz bir türlü sırtlarını ısıtamaz,
Yere oturup sırtını kalorifere dayarlardı,
Odanın kapısının açık olması fobisinden ise, zor da olsa kurtuldular,
Bu soğuk günlerde soba nostaljisi yapmak geldi içimden,
Ayşe Arman her konuda yazıyor ve benim bu çok hoşuma gidiyor,
Okurken bazıları "ne var ki yazdıklarında, ben de yazarım" diye düşünüyorlar belki,
Ama, yazdıklarının zevkle okunması, o kadar kolay bir meziyet değil,
Yazmak güzel ama, okunabilecek bir şekilde yazmak gerçekten marifet,
Ayşe Arman bana ilham verdi bu konuda,
Seviyorum ben o çılgın kadını,
Çalışan, çabalayan, üreten her kadının benim başımın üzerinde yeri var,
Hele de işini AŞK ile yapıyorsa,
-5 derece olan Ankara akşamından sizlere hoşçakalın diyorum....
18 Yorumlar
Bizde Bayramlarda köye gittiğimizde eper bayram kışa denk geldiyse sobanın tadını çıkarabliyoruz. Biz iç anadoluda olduğumuz için fındık kabuğumuz değil ama çam kozalağımız oluyor. Yazın bahçemizdeki çam ağaçlarının kozalaklarını babannem kimselere vermez :)
YanıtlaSilO sobaların tadı hiç bir yerde yok Maviannecim, çok sevgiler :)
YanıtlaSilSobanın keyfi bir başkaydı işte...bizim nesil sobayı bilen son nesillerden olacak sanırım...ben de kestane yaparken hatırlarım en çok...kaleminize sağlık...
YanıtlaSilSıcacık evlerimizde oturacağımız güzel günler dileklerimle...
Ne güzel anlatmışsınız sobalı günleri.Fındık kabuğu yakılan sobaları da,sobanın üstünde pişen envayi çeşit şeyleri de hatırlalamamak Mümkünmü.Hepside hazinem benim, En güzel çocukluk anılarımda hep varlar.Kalemine sağlık eskilere götürdün beni .
YanıtlaSilCanım, Karadenizde doğup büyüdüğüm için anlattıkların çok tanıdık geldi. Özellikle o çamaşır kurutulan demirler süperdi :)
YanıtlaSilBirde cimri adı verilen birşey vardı, ısıyı tutuyordu galiba :)))
Çok keyifli anlatmışsın canım...
Harikasın...
Sevgiler...
o çıkan sese bayılırdım ,çıtır çıtır...Annem közü mangala laırdı bazen,üstünde dolma pişirirdi, tıkır tıkır. Kahve yapardı.
YanıtlaSilŞimdi soba moda oldu, bazıları kaloriferli evlere sırf zevk için soba kuruyorlar.
öptüm kankimmm
Soba gibisi var mı? Sobalı evde büyüdük biz. Isınırdık, yemek pişirirdik, cay demlerdik, annem börek bile yapardı onunla:) çok severim ve o sobanın üzerinde kızarmış ekmeğin tadını asla unutamam😊
YanıtlaSil99 KTÜ ünye ikd.idar.bil.fak.mezunuyum gerçi şimdilerde ordu unv bağlanmış... 4 senem geçti orada nasıl unuturum fındık kabuklarıyla öğrencilik maceralarımız birden sobada bir tutuşurdu sobanın yanına yaklaşmazdık:) ha birde fındık kabuklarıyla evimize giren minik fındık fareleriyle mücadelemiz vardı tabi... beni şimdi çoook eskilere götürdünüz....
YanıtlaSilBiz de tek değişen sobanın türü oldu. Elektrikli soba kullanıyorum. Geri kalan her şey aynı.. Sevgilerimle.:)
YanıtlaSilahhhh, ahhh..
YanıtlaSilEskiler..
Annanem geliyıor hep aklıma..
Nasıl da özledim..
yanılmıyorsam o boruya takılan metal kurutmalığın adı çilli bibi idi.
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilyazıyı okuyunca Mesudiye'de ki(Ordu) kışlarımız aklıma geldi. Üzerinde ekmek kızarttığımız, patates közlediğimiz sobalar. Bu miss gibi tatlardan sonra da çılgın gibi kızakta kaymalar. Anılar da gezmek gözümü ıslatırken galiba kalbimi de sızlattı.
Şimdi düşünüyorum da acaba o günlerde bunların ne güzel anılar olduğunu fark ettik mi diye.
Sevgiyle kal.
maviciğim bana gel evim müstakil ve hala soba var o dediklerinin hepsi mevcut :)
YanıtlaSilOfff... Karadeniz'de o sobalarda neler yapılmazdı ki :D O sobalarda sadece ameliyat yapılamıyo :)
YanıtlaSilGözüne patates atar, kumpir gibi pişirirdik.
Ön ızgaralığında mısır pişirirdik.
Fındık, fındık koçanlarını falan atar, çıtır çıtır yakardık.
Üzerine portakal kabuğu falan koyar eve doğal meyve kokusu yayardık :)
Bi yandan yemek pişirirken diğer yandan güğümle su ısıtırdık :)
Çok işlevliydi çoook :D
Sevgili mavi anne yazının her satırında çocukluğuma, gençliğime gidip geldim.Gerçektende tıpa tıp aynısıydı..akşamları salonda hem ders yapar hem de misafir gelen konu komşulara izzet ikramda bulunurduk..
YanıtlaSilAh o kuzine sobanın fırınında pişen boşnak böreklerinin tadı, üzerindeki bakır tencerede pişen yemeğin lezzetli kokusu.. şimdi canım anneciğimi de koyunca bu yazıya burnumun direği sızlayıverdi.. Çok öpüyorum seni.. Bu arada bende batıkentliyimmm
Büyük bir çini soba vardı bizde. Her sene içi kontrol edilirdi çatlamış kırılmış tuğlası varsa değiştirilirdi.
YanıtlaSilKapılar çok yüksekti, sık sık içeri-dışarı yapmamız yasaktı dediğin gibi.Bütün sıcaklığ dışarı kaçırıyoruz diye kızarlardı.
Kapağı açıp maşanın üstüne koyduğumuz ekmekleri kızartır bazen de içine düşürürdük.
Ben hâlâ o günleri anarsam yaşıyorum nırınım nırınım :)
Çok yaşa sen..
Baba tarafından hemşin anne tarafından Selanik göçmeni İzmirli olarak çok tanıdık :) çook! Bazen zevkine soba kurasım geliyor da baca işi zor!
YanıtlaSilünye fındık ve diğer anıların ne güzel. bana mars gibi geldi valla. ne gördüm ne de duydum. iyi oldu öğrenmiş oldum. sobada kestane görmedim ama duymuştum ama fındık ha.
YanıtlaSilbi de karadenizlisin ha. onlar ayrı bir tür yaaaa. gelenekleri, yemekleri ileee.
:)