ÜNYEKENT GAZETESİ



Çocukluğumdan beri her gün bizim eve gazete girer ve babam o gazeteyi her köşesine kadar okurdu,
Yıllar sonra ben de tam bir gazete ve dergi tutkunu oldum,
Şimdilerde ise sadece dijital platformlardan okusam da o gazeteyi elime alıp okumanın keyfi hiç bir şeyde yoktur,
Köşe yazılarını okuyup notlar alan, beğendiğimi kesip saklayan bir kişi oldum her zaman,
Bir çok şey öğrendim, ufkumu açtı, hayata bakışımı genişletti gazete ve dergiler,
O okuduğum ve hayran olduğum gazete yazarlarından olmayı dilemişim farkında olmadan,
Eğer gerçekten istersen ve bu yolda gayret edersen gerçekleşir,
Yaşayarak tecrübe ettiğim bier gerçek bu ve beni çok iyi hissettiriyor,
Hele de biri çıkıp da "yazılarını okuyorum, çok beğeniyorum, takip ediyorum seni" dediklerinde dünyalar benim oluyor,
Şükürler olsun,
Yaşar Karaduman, Hacer Coşkun Öztürk Ünyekent Gazetesi'nin değerli yazarları ve dostlarım, Ali Öztürk bu Yerel Gazetenin sahibi ve gazetenin diğer çalışanları, emek verenleri, hepinizin emeğine, yüreğine sağlık. Bir ilçede büyük özveri ve gayretle bir gazete çıkarmak ne kadar değerli bir uğraş. Cumartesi günleri yayınlanan köşemden ise, ben çok memnunum. Ünye'ye gittiğimde elime alıp okumanın keyfini sürdüm. Ne de olsa bilgisayardan ve cep telefonundan okumaktan çok daha  keyifli bir olay.

Hürriyet Gazetesinde Ankara Ekinde Gönüllü Muhabirlik yaptığım dönem röportajlarımın tam sayfa yayınlanması beni nasıl mutlu ediyorsa, şimdi de memleketimde bir gazetede yazılarımı görmek mutlu ediyor. Yazma sevdası ve gazetecilik sevdası hiç bitmez. Yazılı Basın bitiyor, Dijital Basın üstün geliyor dense de Ünye'de hala devam etmesini kutluyorum. 


İnsanın çocukluğu önemlidir, yaşarken bunun farkında olmazsın. Hangi evde doğdun, ailenin yapısı, mahallen, okulun, kardeşlerin, anan ve baban her şey ama her şey seni sen yapan unsurlardır aslında. Büyüdüğünde fark edersin. Geçmişin, sende iz bırakanlar seni şekillendirir. 

Bakarsın bir gün kahvaltıda ekmeğe sürdüğün kahvaltılık tereyağına tuz ekiyorsun, bunu ne için yaptığını bilmeden. Sonra hatırlıyorsun ki, sokakta oynarken acıktığında, pencereden yengen sana tuzlu yemeklik tereyağını sürdüğü bir dilim ekmek uzatmış, sen de bir iştah onu yemiş ve o tadı bir daha hiç unutmamışsın. Yıllar sonra yine o tadı arar dilin ve sen otomatik olarak o tereyağını tuzlandırır o lezzete çevirmeye çalışırsın.

Bir gün karşına bir yokuş çıkar ve sen oradan aşağı koşmak istersin, içindeki bu coşku nereden gelir bilemezsin. Elinde sefertası evinin yokuşundan aşağı koştuğun ve rüzgarın saçlarını savurması, yüzüne üflemesi seni nasıl da özgür ve kuş gibi uçar gibi  hissettirdiği aklına gelir.

Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun "Camdaki Kız" Romanında dediği gibi;

 "Doğduğumuz evlerde yazılır kaderimiz" 

"Bir gün aniden çocukken alışkın olduğumuz duyguları hissettirecek ilişkilerin içinde buluruz kendimizi. Sonra da döner, bunu biz zorla arayıp bulduk demek yerine, kaderim böyleymiş der, geçeriz."

Kader motifi işte tam da böyle bir şeydir. Çocukken o motif size ne yaptıysa, ne hissettirdiyse, çevreniz değişir, insanlar değişir ama motif değişmez. Ne yapar eder, sizi aynı motifin saldığı kokulara doğru mıknatıs gibi çeker. Yalnız mıydınız, çok mu aşağılandınız, kimse size değer vermedi mi, terk mi edildiniz, umutsuzluğa, karanlıklara mı itildiniz.... 

6 Yorumlar

  1. Çalışırken patronum Trabzonlu idi. Tonya haber idi galiba adı gazetenin. Ya haftalık idi yada aylık. Ayrıntılar silinmiş hafızamda.
    Ona abone olmuştu. Posta ile gelirdi tee Trabzondan. Posta çeki ile de parasını yollardı aylık olarak.
    Şunu demek istedim aslında, bahsi geçen gazeteninde böyle bir imkânı varsa sizde bu şekilde okuyabilirsiniz.
    Gerçi günlük gazete için olmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet haklısın ben de abone olmuştum ama her gün olunca biraz zor Ankara'ya gelmesi posta ücreti falan
      sadece kendi yazılarımın olduğu gazeteleri istesem de ayıp olur :((
      Biz karadenizliler sanırım senin patronun gibi kopamıyoruz memleketimizden

      Sil
    2. Tanıdığım çoğu Karadenizli aynı :))

      Sil
  2. Çok güzel bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil