Fotoğraf:Aynur Zeren Tan
Deniz tatili sevenler ve sevmeyenler diye insanlar ikiye ayrılıyor,
Ben denizi olan bir memlekette büyüdüğüm için denizsiz yapamayanlardanım,
Denize gitmekti yaz günlerinin en büyük etkinliği,
Ege'ye, Akdeniz'e tatile gidilmezdi, zaten Karadeniz hemen yanı başımızdaydı,
Benim çocukluğumda Ünye'de Haziran ortalarına doğru deniz mevsimi açılır, Ağustos'ta fındık zamanı olduğu için pek rağbet olmazdı,
Hatta deniz anaları çıkar denirdi, Ağustosta ve bizi denize götüren olmazdı,
Biz de Haziran ve Temmuz iki ay rahatça denizin tadını çıkarmaya çalışırdık,
O gün deniz planı yapmadan önce, balkondan denize bakar dalgalı mı yoksa güzel mi olduğunu kestirmeye çalışırdık,
Annelerimiz "bugün dalgalı, havada bozacak gibi, gidilmez" demesiyle denize gitmek o gün hayal olurdu,
Gitme kararı alındıysa da hummalı bir hazırlık başlardı erkenden,
Öğle güneşine kalmadan gidelim istenirdi,
Çaylar demlenir termosa konulur veyahut küçük tüp, çaydanlık, çay, şeker alınır kumsalda çay demlemek için hazırlık yapılırdı,
Börek, dolma, kahvaltılık, salatalık malzeme hazırlanır bir taraftan da deniz kıyafetleri, havlular, deniz topu, deniz yatağı, şamyel (lastiğin içinden çıkan bir tür can simidi) plaj çantalarına konulur,
Annem, kardeşlerim, teyzem, yengem, çocuklar kalabalık bir grup kumsala giriş yaptığımızda küçükler anında tişört ve şortlarını çıkarıp içlerine giydikleri mayoları ile denize koşup atlarlardı,
Annelerinin "fazla açılma, bak dalga var, gözümden uzaklaşma" sesleri onların kulaklarına eminim sinek vızıltısı gibi gelirdi,
Çam ağaçlarının gölgesine koyduğumuz çantaları özenle yerleştirir, örtüler yere serildiğinde ise annelerimiz nefeslenmek için hemen otururlardı,
Biz ise, havlularımızı alıp koşardık kumlara,
Karadeniz, Ege ve Akdeniz gibi tuzlu değildir,
Gözümüzü denizin altında açsak da yanmazdı gözlerimiz,
Kayalıklara yaklaşmazdık yüzerken,
"Girdap olur, kendine çeker kayalar boğulursun " uyarılarıyla büyüdüğümüz için,
Boyumuzu geçmeyen yerde yüzmemiz için, kıyıdan bize doğru el kol sallayan annelerimizin seslerini duyardık, 
Bazen de aniden bir bulut gelirdi üstümüze, bir bakardık yağmur yağıyor,
Denizde yağmura tutulmak da biz çocukların en eğlenceli anlarından biriydi,
Tabi anneler telaşla toparlanmaya ve gitmek için çocukları çağırmaya başlarlardı,
Deniz kıyısında bir baştan bir başa yürümeye de genç kız olunca başlamıştık,
Devrent, Uzunkum, Öğretmenler, Gölevi, Çimento Tarafı, Çamlık, Çınarsuyu, İnciraltı...
Ünye merkezden dolmuşlarla denize girmek için bu plajlara giderdik,
Plaj dediğime bakmayın, öyle paralı, şezlonglu, şemsiyeli yerler değildi o zamanlar,
Güneş kremi nedir bilen yoktu, tüm gün güneşin alnında oturup, bunalınca denize girip çıkardık,
Akşam eve geldiğimizde ise yanıktan tişört giyecek halimiz kalmazdı,
Güneş yanığı için yoğurt süren de olurdu, buz koyarak yanığın acısını dindirmeye çalışan da,
Ertesi gün tekrar gitmek için annelere kulis yapılmaya devam edilirdi her şeye rağmen,
Yaz akşamları ise o yanık ten ile sahile çıkıp 3 - 5 tur atmak da Ünye'nin şanındandı,
Bir de akşam sahile çıkalım diye dil dökerdik,
O zamanlar kızlar tek başına sahile çıkamazdı ki,
Mutlaka bir büyük olacak başında ve ya bir abi !
Tüm gün güneşte bunalmış anneler kesinlikle istemezlerdi haklı olarak sahile inmeyi,
Biz yine yalvar yakar birinin annesini tavlardık, en güzel kıyafetlerimizi giyer önce Cumhuriyet Meydanına oradan iskeleye (Ünye'de köprü denir) yürür, iskelede balık tutanları izlerdik,
Dondurma, mısır ve çekirdek sahile çıkıldığında alınması gereken sokak lezzetlerindendi,
Yüzüncü Yıl'da mı oturmalı, Hasan Baba'da mı? hangi çay bahçesinde oturulacağı kararını topluca alırdık,
Sahilide turlamanın en güzel yanı arkadaşlarına rastlayıp selamlaşmak kısa bir sohbet etmekti,
Platonik bir aşkın da varsa kaçamak gözlerle bakıp heyecanlanmak ,
Tüm eğlencemiz bu kadardı ama, biz Ünye'de mutlu bir çocukluk ve gençlik geçiren bir nesiliz.

3 Yorumlar



  1. Denize kıyısı olan şehirlerde büyüyen bir neslin çocukluğu hep aynı geçmiş galiba Maviannem.
    Bu arada hayatizlerim blogumu kullanmiyorum.
    kediliev.blogspot.com.tr yeni blog açtım. Daha çok yazabilmem umudu ile sevgiler .

    YanıtlaSil
  2. Ahh ahh ben hasretim denize. Ben gözümü denizle açtım. Şimdi gerçekten benim için en büyük eksiklik deniz kıyısında yaşamamak. Ama o kadar çok artının yanında insan bu hasrete dayanıyor.

    YanıtlaSil