İstanbullu Gelin-Hayata Dön
İstanbullu Gelin'in Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun "Hayata Dön" eserinden uyarlandığını öğrendiğimde, ilk bölümünden beri çok severek takip ettiğim dizinin kitabını da merak ettim doğal olarak. Yazarın okuduğum üçüncü kitabıydı Hayata Dön.
Her zamanki gibi psikiyatr kliniğine gelen hastaların hayat öykülerini bize yalın bir dille aktarıyor. Bu romandaki baş karakter Ala, ruh sağlığı bozuk bir genç. Doktor sayesinde hayatının nasıl da sihirli değnek değmiş gibi değiştiğini gözlemliyoruz. Bu arada en ilgi çekici olan ise, doktorun Ala'ya anlattığı hikayeler.
İstanbullu Gelinle benzerlikleri o kadar az ki, aslına bakarsanız kitabı okuyunca hayal kırıklığına uğradım bu açıdan.
Sadece Gelinin adının Süreyya olması ve İstanbul'dan gelmesi, kayınvalidesinin adının da Esma Sultan olması dışında hiç bir benzerlik yok romandaki anlatılanlar ve diziyle ilgili. Anlatılan öykü bambaşka, nasıl romandan uyarlama denilmiş ben işin içinden çıkamadım. Bilen varsa bana açıklasın lütfen.
Tamam, yazar yine ilgi çekici ve bir sürü bilgi veren dopdolu, elinden bırakmadan okunacak güzel bir kitap yazmış ancak, senaryo o kadar farklı bir çatıda devam etmiş ki. İyi ki de böyle olmuş. Çok sevdiğim İstanbullu Gelin'i kitaptakinin aynısı olsaydı izleyeceğimi hiç sanmıyorum. O kadar karamsar ve felaketlerin anlatıldığı bir diziyi izlersem benim de ruh sağlığım bozulurdu. Tercih etmezdim izlemeyi.
Oysa ki, İstanbullu Gelin bana kendimi çok iyi hissettiren bir dizi. O kadar doğal ve bizden ki, olaylar, karakterler, diyaloglar bayılıyorum. Son 5 bölüm yayınlanacak olmasına da bir o kadar üzülüyorum.
Düşünüyorum da, insanı yine başka insanlar üzüyor en çok... Taptığı, hayran olduğu, değer verdiği, muhtaç olduğu ve çok sevdiği insanlar... Düşmandan çok dostlar üzüyor. Analar, babalar, kardeşler, sevgililer üzüyor. (Hayata Dön, Syf.10)
Nasihatı kim dinlemiş ki, psikiyatriye gelen adam dinlesin? Biz onlara amcaların, teyzelerin, ana- babaların, arkadaşların söyleyeceklerinden farklı şeyler söylemeyiz. Kendilerini, kendileriyle ilgili bilmediklerini göstermeliyiz onlara. ( Hayata Dön, Syf.55)
Belki de insanları psikiyatrist olmaya iten şey başkalarıyla birlikte kendi ruhlarını da iyileştirme arayışlarıdır. Bunu ne kadar başardığımızı bize kim söyleyebilir ki.... (Hayata Dön, syf.65)
Hayat insanların duygularını tıpkı dağlar, tepeler gibi şöyle veya böyle erozyona uğratıyor. sonbaharda solan çiçekler gibi duygularımızın da giderek suyu çekiliyor, sararıyor, kuruyor. Bazı insanlarda bu çok daha belirgin oluyor. Katılaşıyor insanlar, esnekliği yumuşaklığı kayboluyor. (Hayata Dön, syf.169)
İnsanın yıllarca birlikte yaşadığı, koca bir hayatı paylaştığı eşini kaybetmesi her zaman zordur ama bu kayıp daha ileri yaşlarda olursa bu zorluk ikiye katlanır çünkü yaşlandıkça insanların yeni, durumlara uyum sağlaması giderek zorlaşır. ....Genç insanlarda yaralar daha çabuk kapanır, kemikler daha hızlı kaynar ancak yaşlılar için aynı şey geçerli değildir. (Hayata Dön, syf.179)
Freud'a göre bütün insan davranışları çocukluktaki kökenlerine göre biçimlenir. Yani yedi yaşına kadar bir çocuk ne yaşadığı, ne öğrendi, ne hissettiyse, gelecekte bunları tekrar edip durur. Freud'a göre şimdiki zaman temelde daha önce olanların bir tekrarıdır. (Hayata Dön, syf.274)
Doktorluk, psikiyatristlik dediğimiz şeyin aslı bu galiba! Hastaya bu güveni verebilmek...Ona bu güveni nasıl mı verdim? Bütün dünyayı kendine düşman olarak gören o delikanlı bana neden mi güvendi? Bunun bir tekniği yok ki...Sadece onu çok sevdim, çok iyi anladım, hissettim ve o da bunu anladı. Hepsi bu! (Hayata Dön, syf.282)
Doktorun keyifli, mutlu, hayata dönük biri olması da sanırım onu rahatsız etti. Kendisi acılar içinde kıvranırken başkalarının hayatın tadını çıkararak yaşamalarına dayanamıyor belki de... (Hayata Dön, syf.362)
Nasihatı kim dinlemiş ki, psikiyatriye gelen adam dinlesin? Biz onlara amcaların, teyzelerin, ana- babaların, arkadaşların söyleyeceklerinden farklı şeyler söylemeyiz. Kendilerini, kendileriyle ilgili bilmediklerini göstermeliyiz onlara. ( Hayata Dön, Syf.55)
Belki de insanları psikiyatrist olmaya iten şey başkalarıyla birlikte kendi ruhlarını da iyileştirme arayışlarıdır. Bunu ne kadar başardığımızı bize kim söyleyebilir ki.... (Hayata Dön, syf.65)
Hayat insanların duygularını tıpkı dağlar, tepeler gibi şöyle veya böyle erozyona uğratıyor. sonbaharda solan çiçekler gibi duygularımızın da giderek suyu çekiliyor, sararıyor, kuruyor. Bazı insanlarda bu çok daha belirgin oluyor. Katılaşıyor insanlar, esnekliği yumuşaklığı kayboluyor. (Hayata Dön, syf.169)
İnsanın yıllarca birlikte yaşadığı, koca bir hayatı paylaştığı eşini kaybetmesi her zaman zordur ama bu kayıp daha ileri yaşlarda olursa bu zorluk ikiye katlanır çünkü yaşlandıkça insanların yeni, durumlara uyum sağlaması giderek zorlaşır. ....Genç insanlarda yaralar daha çabuk kapanır, kemikler daha hızlı kaynar ancak yaşlılar için aynı şey geçerli değildir. (Hayata Dön, syf.179)
Freud'a göre bütün insan davranışları çocukluktaki kökenlerine göre biçimlenir. Yani yedi yaşına kadar bir çocuk ne yaşadığı, ne öğrendi, ne hissettiyse, gelecekte bunları tekrar edip durur. Freud'a göre şimdiki zaman temelde daha önce olanların bir tekrarıdır. (Hayata Dön, syf.274)
Doktorluk, psikiyatristlik dediğimiz şeyin aslı bu galiba! Hastaya bu güveni verebilmek...Ona bu güveni nasıl mı verdim? Bütün dünyayı kendine düşman olarak gören o delikanlı bana neden mi güvendi? Bunun bir tekniği yok ki...Sadece onu çok sevdim, çok iyi anladım, hissettim ve o da bunu anladı. Hepsi bu! (Hayata Dön, syf.282)
Doktorun keyifli, mutlu, hayata dönük biri olması da sanırım onu rahatsız etti. Kendisi acılar içinde kıvranırken başkalarının hayatın tadını çıkararak yaşamalarına dayanamıyor belki de... (Hayata Dön, syf.362)
28 Yorumlar
İstanbullu gelin dizisinin kitaptan uyarlama olduğunu biliyordum ama bu kitap olduğunu bilmiyordum. Diziyi de pek sevmiyorum açıkçası ama kitaptan daha az karamsar olması mutlu etti. Ülke olarak dramı çok kaldıramıyoruz zaten. Kitap alıntıları da çok güzelmiş 😊
YanıtlaSilDram hayatın çok içinde var zaten bir de tv de izleyip acı çekmek bana göre değil
Silbu dizide insani çok güzel aktarımlar var
ajitasyon yok allahtan yoksa izlemezdim
Güzel bir inceleme olmuş 😊 İstanbullu Gelin dizisini hiç izlemedim kitaptan uyarlama olduğunu yorumlardan duymustum, ilginç geldi konusu 😊
YanıtlaSilkitap ayrı düşünüldüğünde çok güzel bilgi verici
Silama diziyle alakası yok
"Yaşlandıkça insanların yeni, durumlara uyum sağlaması giderek zorlaşır" cümlesi çok doğru. Gerçi alıntıların hepsi çok güzel tespitler.
YanıtlaSilgüzel gerçekten de gülseren hanım çok açık yazmış kitaplarını
Sil"Hayata Dön" kitabından uyarlandığını sizden öğrendim, teşekkürler. Kitap, İstanbullu geline benzemese de kitaba göz atmak istiyorum.
YanıtlaSilkitap çok iyi
Silistanbullu geline ayrıca bayılıyorum ben
Çok güzel tespitler, kitap alıntıları çok güzel. Detaylı inceleme için emeğinize sağlık.
YanıtlaSilçok çok teşekkürler
SilFilmler eserlerin orijinallerinden kopmamalı bence. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilwalla iyiki kopmuş :))
Silbence uyarlama demek çok gereksiz olmuş
sadece isimler benziyor kitabı okuyup bir de dizinin takipçisi iseniz anlarsınız beni
Kitaptan uyarlama olduğunu bilmiyordum. Dizinin de bitir kaç bölümü izledim sadece. Beni çekmedi açıkçası. Dram vardı sanki yaa. Kitap uyarlaması olması için bir kaç isim yeterli değil sanki.
YanıtlaSilbence de yeterli değil
Silbir psikiyatristin olması filmde süreyya ve esma sultan isminin geçmesi uyarlama olması için yeterli değil
Izlemedigim bir dizi.Ama paylaşımın çok güzel olmuş.Merak uyandirdi 😊
YanıtlaSildizi bitiyor yakında
Silkitap güzeldi tavsiye ederim
annem çok seviyoooo ben erkenci kuş seviyoree :)
YanıtlaSilben de sevenlerdenim :)
SilBir kitaptan uyarlama olduğunu biliyordum ama buradan olduğunu bilmiyordum. Hoş diziyi izlemedim ama fragmanlardan da pek sevdiğim söylenemez. Kitabı belki okurum. Teşekkürler :)
YanıtlaSilkitap güzel bilgiler veriyor
SilGülseren Budayıcıoğlu Kitaplarının hepsini okudum.Şimdi"Camdaki Kız"ı alıp okuyacağım..
YanıtlaSilEvet "Hayata Dön" kitabındaki hikaye çok karamsar Ve dizi ile de hiçbir benzer yanı yok neredeyse....
çok sevdim ben tüm kitaplarını
SilEski Ramazanlar mim yazımı okumak için sizi bloguma beklerim. Çok teşekkürler.
YanıtlaSiltabi hemen gelip bakacağım
Silhiç bilmiyordummm, diziyi annem vesilesiyle arada sırada izliyorum bir de sizin storylerinizden :)))
YanıtlaSilevet bayılıyorum ben story de çekiyorum etkilendiğim sahnelerde :))
Silİnsanı en çok sevdiği insanların üzmesi olayı o kadar doğru ki.
YanıtlaSildeğil mi?
Silbence de