Bugün dilimlenmiş karpuz geldi önüme gittiğim restoranda. Onu görünce gülerek "eski ağza yeni tat" dedim. Arkadaşlarım hayrola dediklerinde babamı yad ettim. Babam çocukken Ünye'de çarşamba günleri kurulan köylü pazarından satın aldığı, yeni çıkan turfanda meyvelerden eve getirdiğinde, "eski ağza yeni tat"  diyerek yerken bir de kahkaha atardı. Bizde adetmiş bu şekilde yapılırmış. Böyle bir adet duydunuz mu daha önce?

Şimdiki çocuklar turfanda meyve, sebze de ne demek? diye sorabilirler. Mevsimin başında ilk yetişen sebze ve meyvedir Turfanda. Neredeyse tüm sebze ve meyvelerin her mevsim satılmasından dolayı bu farkı anlamaları çok zor. Yaz kış domates, salatalık, kabak, patlıcan, çilek yiyoruz. Tabi sağlıklı mı, GDO'lu mu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma)  bilemiyoruz.  İlkokulda sınavda sorardı öğretmen yaz sebzeleri ve kış sebzeleri nelerdir? Yazın ve kışın yediklerimizi aklıma getirir doğru cevabı verirdim. Hiç aklım karışmamıştı o yıllarda...

Bizim sokakta Yüksel Teyzenin evinin bahçesinde, kuş cıvıltılarının eksik olmadığı yemyeşil yaprakları altına eriklerin saklandığı bir erik ağacı vardı. Çocukluk işte sürekli gözlerdik, o sulu mu sulu, ısırdığında çıkan o çıtırtıdan lezzeti anlaşılan eriğin olgunlaşmasını. Taşlayıp düşürdükten sonra, yalandan şöyle kolumuzda silip, ağzımıza atmak için can attığımız o ufacık eriğin pek de olgunlaşmasını beklemediğimiz sonucuna varabiliriz gerçi. Tabi ağacın sahibi görmeden yapacaktık bu gizli görevi. Biz çocukların ağacı taşladığını görür görmez o eski pencereden başını uzatıp bağırırdı bize ağacın koruyucusu! Kocaman yemyeşil dalların yaprakları bize siper olurdu, altına saklanırdık sesi duymamızla kaçışmamız bir olurdu. Sokakta oynayan çocuklardık biz o zamanlar. Mahallemizde mandalina, incir, muşmula (yeni dünya), elma, taflan, nar ağaçları olan bahçeli evler vardı.  Bazı  büyükler topladıkları meyvelerden çocuklara da dağıtırlardı. Ancak bizim ağaçtan kopardıklarımız kadar lezzetli gelmezdi onlar. Haram yememeye de çok dikkat ederdik. Yüksel Teyzenin erikleri haram sayılmazdı ki, biliyordu o bizi mahallenin yaramazlarıydık bizler. Karşı komşumuzun kocaman bahçesinde ise Taflan Ağacı tüm ihtişamı ile bol bol meyve verirdi. Ağzında buruk bir tat bırakan bu meyveye biz çocuklar pek rağbet etmezdik. Yediğimizde hem dilimiz, hem elimiz kıpkırmızı olurdu. Arnavut kaldırımlı Ünye sokaklarında bahçeli eski evlerini özlüyorum. Mis kokulu çam ağaçlı yokuşlarından çıkarken çam kozalaklarının içinde fıstıklarını görüp mutlu olurduk. 

14 Yorumlar

  1. Aynı adet, rahmetli anacığımda vardı, biz da hala yaparız. mevsimin ilk sebze ya da meyvesini yiyince "eski ağza, yeni taam, hastalıklar, çıfıtlar dışarı" der kahkaha atarız
    Çenebaz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel adetlerimiz var aslında değil mi?

      Sil
  2. Bizde de denir.Bende çocuklara söylerim ki kulaklarında kalsın.

    YanıtlaSil
  3. Ağzımız tatlı olsun deriz bizde ve güleriz sesli sesli sezonun ilk ürününü yerken. Hatta Oytun'a da öğrettim ama arada kafası karışıp bunu bu sene yedim mi diye sorabiliyor :)

    Seviyorum ben eski adetleri mavi annem ♥

    YanıtlaSil
  4. Aaaa bizimkiler de "yeniyi tattık, derdi attık, ahahahah"" diyerek kahkaha atarlar halen ve ben de tabi ;)) Çok keyifle okudum Maviannem <3

    YanıtlaSil
  5. Ah taflan olsa da yesek. Burada var ama tadı Karadenizdeki gibi değil.

    YanıtlaSil
  6. Ne güzel bu gelenekleri hatırlatmak ve bu günün gençlerine, çocuklarına aktarmak. Mavişim yüreğine, kalemine sağlık. sevgiler....

    YanıtlaSil
  7. Nasıl da bir anda çocukluğuma döndüm yazınızla ama yazıda beni daha çok cezbeden şey "Eski ağza yeni tat" söylemi oldu. Ne kadar güzel, ne kadar nostaljik ve çocuksu bir ifade, dolayısıyla masumane. Babasını 5 ay önce kaybetmiş biri olarak da hem mutlu oldum bu söylemi babanızdan duymanıza hem de minnetle andım babamı. Varolun.

    YanıtlaSil
  8. Merhaba , Bizim Kütahya’ da yeni çıkmış turfanda meyve sebze ilk defa kimin elinden yenirse o kişiye “ bu sene çileği ilk senden yedik bakalım çok çok yiyebilecekmiyiz. Eğer sen cömertsen yeriz cimriysen yiyemeyiz” deyip ikram edeni adeta sınava tabi tutarlar tabi şakadan. Anadolu’ nun güzel gelenekleri işte. İnsanları cömertliğe teşvik etmenin şakalı yolu. Selamlar, sevgiler.

    YanıtlaSil
  9. Sıcacık hissettirdi, eskilere götürdü yazın. Hele ki sonu; eski bahçeli evleri özlüyorum. <3 Hani yağ tenekelerine sardunyalar, fesleğenler ekilirdi. Salçalı ekmekler yenilirdi afiyetle. Şu an kendimi bir nineymiş ve torunlarına konuşuyormuş gibi hissettim. :D :D

    YanıtlaSil