4 Eylül 2017’de bu üç kadın “Esra Aylin Akalın, Banu Özkan Tozluyurt, Mine Çakır” bir yola çıktı, yolun sonunda 99 kadın bir kitapta buluştu.  Farklı çevrelerden bu doksan dokuz kadın, en kuytu köşedeki sırlarını bu kolektif kitap için gün ışığına çıkarıp Bi’ Arkadaşın Başına Gelmiş diyerek anlattı.  Bu özel ve anlamlı kitabın gelirinin yarısı Kansersiz Yaşam Derneği'ne aktarılıyor.

15 Martta İstanbul’da gerçekleştirilecek olan lansman öncesi kitabı yayına hazırlayan Banu, Esra ve Mine ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

BİZ BİRLİKTE ÇOOOK GÜÇLÜ, ÇOK GÜZELİZ

Kadın mektuplarından oluşan İmza:Kızın, İmza: Karın ve İmza :Ben’den sonra yeni bir kadın kolektif kitap projesi için bir araya geldiniz. Bu kitap fikri nasıl doğdu biraz anlatabilir misiniz?

Banu: Babaya yazılmış mektuplardan oluşan İmza: Kızın, kocaya, eski kocaya ya da sevgiliye yazılmış mektuplardan oluşan İmza: Karın ve içimizde kalanları söylediğimiz İmza: Ben çok özel bir üçlemeydi. Sosyal sorumluluk misyonunun yanı sıra, kadın kadına bir araya gelerek hem anlattık rahatladık, hem dinledik ilham aldık. Birlikte bir şey ortaya koymak o kadar keyifli bir şey ki, biz biraz dinlenince önceki kitaplarda yer alan yazarlar “hadi yeni bir şey yok mu?” demeye başladılar. Hiç yazamayıp, içinde kalanlar ise alesta bekiyorlardı zaten. Biz de daha fazla bekletmeyelim, yeniden bir ortak güzellik ortaya koyalım dedik.

Esra: Konu ise aslında, senin de çok iyi bildiğin gibi İmza:Ben’in Ankara lansmanında çıktı. “Devamı gelsin mutlaka” diye konuşurken, Gülden (Görgülü Güler) bir arkadaşının başına gelen komik bir hikaye anlattı. Biz de gülüştük, hep bir arkadaşın başına gelir zaten diye. Ve böylece yeni konumuzun tohumunu atmış olduk. 

Mine: Ben İmza üçlemesinde ismen yoktum ama geri planda gerek duyuru sunumunun hazırlanması, gerekse yazıların okunmasında yer almıştım. Uzaklardan gönül desteği vermiştim bir anlamda. Aslında yazılarım da var. Bunda artık perde arkadında kalmayıp, ortaya çıkayım dedim. Banu ve Esra da perdeyi benim için araladılar.

SER VERİRİZ SIR VERMEYİZ

Neden 99 kadın da 100 değil? Kaç kadın gönderdi hikâyelerini, seçim kriterleriniz nelerdi?

Esra: Aslında 100 civarı yazı hedefliyorduk. Tek kriterimiz politik söylemler olmaması ya da bir kişiyi ya da grubu hedef alan, onları aşağılayıcı söylemler olmamasıydı.

Banu: Yola çıkarken, okuması keyifli olsun, her renk olsun diye mizahi, üzücü, öğretici gibi bir sınır koymadık. Ama taciz yazılarının fazla olacağını düşünüyorduk. Eğer öyle olsaydı, eleme yapmak zorunda kalacaktık ama öyle olmadı. Her türden örnek var. Dolayısıyla aslında elemek zorunda kaldığımız bir yazı olmadı.

Mine: Yani, belli kriterlerimiz olmasına karşın biraz süreç sırasında karar verdik. Son teslim tarihinde 99 yazımız vardı. Zorlayıp 100’e tamamlayalım mı dedik ama sonra 99 çok mistik bir rakam olduğu için olduğu gibi bırakmaya karar verdik.


Bu kitapta bazı itiraflar ve sırlar olacak değil mi? Bu sırların kime ait olduğunu okurlar bulabilecek mi ne dersiniz?
Banu: Evet, dudak uçuklatan sırlar var. Bulabilirler mi? İsim geçen yazılar var. Ama onlarda da kod isim kullandığımız için çok çok zor. Bir de biz gerçekten kitabın arkasında yazdığımız gibi: ser veririz sır vermeyiz”

CİNSEL KİMLİĞİNİ BULMA İTİRAFI ÇOK ETKİLEYİCİ

Sosyal medyanın tanıdığı popüler isimler var mı kitap yazarları arasında?
Esra: Sosyal medyanın da, kamuoyunun da tanıdığı isimler var. Tüm yazarlarımız yazmayı seven, yazarak katkı sağlamak isteyen güzel yürekli kadınlar.


“Bu her biri birbirinden farklı kadın itiraflarını okurken, kiminde gülecek, kiminde ağlayacak, kiminden dersler çıkaracak, kiminden ilham alacaksınız” diyorsunuz. Sizi en etkileyen veya güldüren hikâye ne oldu?

Mine: İlk itiraf açık ara en komiklerinden biri. Taciz, aldatma gibi kadın kimliğine yapılmış saldırılar da çok yaralayıcı ve çarpıcı. Yine cinsel kimliğini bulma itirafı bence çok etkileyici. Kendiyle hesaplaşmalar ise çok ilham verici.

BİR ARAYA GELDİĞİMİZDE RENGÂRENK BİR ÇİÇEK BAHÇESİYİZ

Kitap gelirinin yarısının Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji ve Hematoloji Bölümü ve İstanbul’un en büyük Devlet Çocuk Kemik İliği Nakil Ünitesi ve Servisi teknik donanım ve fiziksel şartlarını iyileştirme projesine aktarılacağını biliyoruz. Bir tek kitap ile böyle değerli bir katkı sağlanması konusunda neler söylersiniz?

Banu: Kolektif kadın kitaplarımızın en güzel yanı, bu sosyal sorumluluk yönü aslında. Kansersiz Yaşam Derneği ile başka bir proje sırasında tanıştık. Bizzat Şişli Etfal'in aynı bölümünü kurmalarına şahit olduk. Kitaplar sayesinde, kemoterapi alan yavrumuzun ya da onu bekleyen ebeveyninin çok daha iyi koşullarda zamanını geçirebileceği bir ortam oluşabileceğini bilmek çok mutlu ediyor. En azından çorbada bizim de tuzumuz olacak.

Benim de yazarlarından biri olduğum “Bi’ Arkadaşın Başına Gelmiş” kitabının yolu açık olsun. Özellikle belirtmek istediğiniz bir husus var mı?

Her birimiz farklı bir rengiz ve bir araya geldiğimizde rengârenk bir çiçek bahçesiyiz. Varsın el âlem, “kadın kadının kurdudur,” desin, biz birlikte çoook güçlü, çok güzeliz!

4 Yorumlar