İstanbul dönüşü bir gece Yazıcı Köyü (Dirgene)'de olan Yedigöllere 20 km mesafedeki bu pansiyonda kalmayı planladık,
Bir hafta önce Ankara'dan rezervasyon yaptırdık,
İş yerinden arkadaşlarım 2 yıl önce gitmişlerdi,
Her zamanki gibi ben onların anlattığı Yedigöller hikayelerinden en mutlu, en eğlenceli ve pozitif kısımları beynime yazmışım,
Diğer kısımları hiç kaydetmemişim,
Yedigöller için doğru zamanın bahar ayları olduğunu bilmemize rağmen bizim tercih ettiğimiz kış mevsimi kötü bir seçimmiş onu öğrendik,
İki katlı bir köy eviydi Pansiyon,
Alt katta karı koca ev sahiplerimiz,
Sevim Abla ve Osman Abi kalıyorlardı,
Üst kattaki 3 oda ve bir mutfak da pansiyonerler için ayrılmıştı
Gecelik fiyatı kişi başı 70 liraydı,
Odamızda odun sobası ve tuvalet vardı,
Mutfakta da bir kuzine soba,
Sabah kahvaltısını Sevim Abla hazırlıyor,
Öğle yemeği ve akşam yemeği size ait,
Mutfakta kap kaçak var, istediğiniz gibi pişirebiliyorsunuz,
Köy yolu karlı buzluydu biraz korkarak vardık köye,
Allah korusun araba uçsa bizi bulamaz kimse diye de düşünmedik değil,
Neyse sağ salim vardık,
(Köyün Köpeği Ateş, acayip enerjik 
bir o yana bir o yana koşturan 
oyuncu bir köpek,
Bize neşe kattı)

Ama şaşırdık tabi evi görünce,
Pansiyonun sobalı odaları olan bir köy evi olduğu detayını atlamışım demek ki!
Ben hiç böyle bir yer hayal etmemişim,
Gerçi sonra hoşumuza gitti ancak, hava çok soğuktu,
Sadece soba yanan odalar sıcak, diğer yerler buzzz,
Biz alışmışız tabi kaloriferli evlere,
"Sabaha kadar odun atın soba geçmesin" demez mi bir de Sevim Abla,
İyice panik olduk "ya zehirlenirsek diye",
Camı araladık, sabaha kadar ara ara odun atmak için uyandık,
Farklı bir geceydi gerçekten de :)
O soğukta Mahocum kar üzerinde kedilerin göz hapsinde mangal yaktı,
Akşam yemeğimizi bu şekilde hallettik,
Akşamdan planımız 20 km mesafedeki Yedigöllere gidip orayı gezip Ankara'ya dönmekti,
Ancak sabah kalktık ki her yer 1 metre kar!!!
Mümkün değil tabi o yolu yapmak,
Ankara'ya nasıl dönebileceğimizin hesabını yapmaya başladık,
Neyse ki, Orman İşletme Müdürlüğünden yolun açık olduğunu öğrendik telefonla,
Sevim Abla sabah güzel bir kahvaltı hazırlamıştı bize,
Patates kızartması, yağda yumurta yanında kahvaltılıklar,
Bir de elleriyle yaptığı cevizli ekmek,
Ekmekleri kuzine de kızartıp tereyağı sürünce,
Birden herşey daha güzel göründü gözümüze, (gözüme mi demeliyim acaba:))
Ben "dağlar kızı Reyhan" modunda, oradan oraya kar manzaralarına hayran bakınırken,
Laf aramızda Mahocum yolda kalmadan sağ salim Ankara'ya nasıl gideceğimizi düşünmekten anın tadını pek çıkaramadı,
Karda fotoğraf çekmek ise ayrı bir keyifti gerçekten de,
Mahocumla yaşadığımız bu maceradan Yedigölleri göremesek de yıllarca anlatacağımız bir sürü anımız kaldı,
Yedigölleri görmek bakalım hangi bahara nasip olacak?
SONUÇ OLARAK KAR KIŞ KIYAMETTE YEDİGÖLLERE GİDİLEMEYECEĞİNİ ANLADIK

5 Yorumlar

  1. Yedigöllere gidip Yedigölleri göremeden dönmüşsünüz, ancak gerçekten maceralı bir seyahat olmuş :)

    YanıtlaSil
  2. Hahaha :) Ama çok güzel anılar kazanmışsınız, yanınıza kâr kalmış:)

    YanıtlaSil
  3. Farklı bir tecrübe olmuş sizin için okuduğum kadarı ile. Ama sabah kahvaltısı sanırım bütün sıkıntıları unutmanıza yardımcı olmuş anlaşılan :)

    YanıtlaSil
  4. Off eşimi öyle bir yere götürsem başımın etini yer bitirirdi:) kesin..

    YanıtlaSil
  5. Ahahahaaaa :))
    Durumu keyifli hale getirerek en iyisini sen ytapmışsın gerçi ama birilerinin de evet dönüşü planlaması gerekiyormuş :)
    Çok güzel bir anı yaratmışsınız :)))
    SEvgiler ve şimdiden mutlu yıllar ♥

    YanıtlaSil