OTTOLOYO! (MERHABA!)
ÇOCUKLAR VE ÇOCUK KALANLAR
İÇİN
Esra Aylin Akalın ve Mine
Topal’ın birlikte yazdığı kitap “Ottoloyo! Truva Atı Doludizgin” kitapçı
raflarında yerini aldı. Kitabın çocuk kitabı olduğuna bakmayın, ben de bir
solukta büyük bir ilgiyle okudum. İpucu oyununa, uzaylılara, maceradan maceraya
koşmaya hangi çocuk ilgi duymaz?
Ottoloyo’da,
kahramanlarımız sakin başlayan bir yaz tatilinden gizem dolu bir maceraya atılıyorlar.
OttoDON gezegeninden Dünya’ya, 4 çocuğun (Ela, Ayça, Selim ve Sinan) Heybeliada’daki ağaç evine ışınlanan 4
Otto (Teknotto, Tırsotto, Sakarotto ve Profotto) , çocuklarla güçlerini birleştirip ipuçlarını takip ederek gezegenlerinin
kayıp lideri UluOtto’yu arıyorlar. Bu heyecanlı, eğlenceli ve gizemli macera
sırasında ipuçlarının onları götürdüğü ülkemizin tarihi ve turistik noktalarını
farkına varmadan tanımış oluyorlar.
DÜNYADA GÖRMEK İSTEDİĞİN
DEĞİŞİMİN KENDİSİ OL!
Bu kitabın iki yazarı var sizleri tanıyabilir miyiz? Çocuk
kitabı fikri nasıl ortaya çıktı?
Esra: Biz on yılı aşkın bir
süre özel sektörde pazarlama departmanında sorumlu olduğumuz markalar için kafa
yormuş, bu markalar için yazmış, çizmiş, bütçeler yapmış, kampanyalar
düzenlemiş kendini emekliye ayırmış kurumsal hayat çalışanlarıyız. Mine ile de
yollarımız bu şirketlerden birinde kesişmişti. Kurumsal hayat sonrasında ben
ikinci çocuğumun doğumuyla yakın döneme kadar bir anaokulu işlettim. Mine’nin
ise eşinin işi dolayısıyla yurtdışında yaşadığı bir dönem oldu. Bir baktık
durmadan yazıyoruz, bunu pofesyonel olarak yapalım dedik. Birlikte kurduğumuz Okus Pokus Freelance
Metin Yazarlığı şirketinde bir zamanlar bizim oturduğumuz masalardakilere
hizmet veriyoruz.
Mine: Kitap fikrine gelince… İkimizin de 9-12 yaşlarında 2’şer
çocuğu var. Yurtdışındayken, Esra’ya çocukların kendi tarihlerini ve milli
değerlerini öğrenmesi için sunulan olanakların, onların diliyle anlatılan cazip
kaynakların varlığını görüp, bunların neden ülkemizde olmadığına
hayıflanıyordum . Gandhi'nin 'Dünyada görmek istediğin değişimin kendisi ol!'
sözünden aldığımız cesaretle, keyifli bir Türkiye serisi yazmaya karar verdik.
OttoDON gezegeninde yaşayan 4 Otto’nun, İstanbul’da yaşayan ve
yaz tatilleri için Heybeliada’ya gelen 2 erkek ve 2 kız kardeşin ağaç evlerine
ışınlanması ile başlayan ilgi çekici maceraları devam edecek. Serinin bu ilk
kitabı Marmara Bölgesinde geçiyor. Sırada hangi bölgemiz var?
Esra: Sırada sizin memleket var! Karadeniz. İkinci kitabın da çoğu
bitti. İlk kitap biraz hazmedilsin, hemen devreye alma düşüncesindeyiz.
Mine: Aslında, bölge sıralaması, o kitaplarda geçecek ana hikaye
hepsi hazır. Biraz boşlukları doldurmaya ve noktaları birleştirmeye kaldı iş.
DOĞRU İNSAN OLMAYLA İLGİLİ
İPUÇLARI
Bizim Kafadarlar ve Ottolar ile Uluotto’yu bulmak için
ipuçlarının peşinde gittikleri Bursa, Çanakkale ve Edirne’nin tarihini ve kültürel değerlerini de öğreniyorlar. Çocuklarımızın bu kitap sayesinde eğlenceli
bir şekilde ülkemizi öğrenmelerini mi amaçladınız?
Mine: Evet. Ama bunu yaparken de bilgi bombardımanına tutmak istemedik.
Öyle olduğunda çok yapay oluyor. Doğal olarak diyalog içerisinde geçirmeye
çalıştık, eğer çocuğun ilgisini çekerse zaten daha derinlemesine
araştıracaktır.
Esra: Aslında kitapla yola çıkarken, hayallerimiz büyüktü. Sadece
kitapla sınırlı kalmasın, yeni nesle hitap eden, onların dilini konuşan ve
çaktırmadan da öğreten teknolojik ürünler de olsun istiyorduk. Örneğin bir
aplikasyon. Elbette bu hayaller de rafa kalkmadı!
YAZARLAR ANNE OLUNCA
Tarihin, sosyal bilgilerin, coğrafyanın ders olarak değil de bir
macera kitabıyla öğrenilmesi konusunda kitabı okuyan çocuklardan nasıl geri
dönüşler aldınız?
Mine: Kitap çok yeni. Dolayısıyla yeni yeni okuyucular görüş
bildiriyorlar. Ama baskı öncesi okuyanlardan bizi teşvik eden, daha önce
bilmedikleri şeyleri öğrendiklerine ilişkin birçok olumlu görüş aldık. Tarih ya
da coğrafya değil ama, doğru insan olmakla ilgili de ipuçları vermeye
çalışıyoruz tabii. Komik bir anımızı paylaşmak isterim. Kitap taslak
halindeyken ilk okuyanlardan biri de eşimdi. Bitirince ilk yorumu: kitabı iki
annenin yazdığı belli. Hiçbir öğünü atlamamışsınız.” dedi. Biz tabii Türk kültürü anneleri olarak
“aman çocuklar yesin, dengeli beslensin” kafa yapısında çocukları habire yedirmişiz! Üstelik proteini,
vitamini, karbonhidratı son derece sağlıklı şeyler yedirmişiz. Sonra birçoğunu
sildik tabi.
Esra: Bir de, Mine yazdıkça
kendi çocuklarına okudu. Ben hiç okumamıştım. Şimdi kitabı ilk defa okuyorlar.
Geçen gün nasıl bulduğunu sordum büyük kızıma, Düşündüğümden iyi. Ben doğrusu
bu kadar beklemiyordum” dedi. Ergen olduğu düşünülürse, sanırım iyi bir şey
dedi.
Kahramanlarımız Ottoların gelişmiş
teknolojileriyle ışınlanabiliyorlar, görünmez olabiliyorlar ve bir insanın
yapamayacağı daha birçok şey yapabiliyorlar. Çözdükleri her ipucu ile başka bir
şehre ışınlanırken yeni bir maceraya atılıyor. Çocuklara tüm bu ilgi çekici
hikayenin yanısıra bir de tarihin keyifli yanını
keşfetmeyi vaat ediyorsunuz. Sizlerin çocuklar için kurduğu başka hayalleri var
mı?
Mine: Olmaz mı? Dediğimiz gibi büyük hayallerle çıktık yola. Aslında
her kitabın içinde o yörenin enstrümanlarıyla çalınmış, o yöreden ezgiler olsun
istedik. Örneğin Karadeniz için tulum ya da kemençeyle çalınan Otto şarkıları…
Şimdilik olamadı, ama neden olmasın. Her şey hayalle başlıyor. OttoDONlarla
alakalı birçok projemiz var. Adım adım hepsi gerçekleşecek umarız.
Esra ile tanışmamız İMZA:BEN ile olmuştu
2 Yorumlar
Böyle kitapları kardeşim için değil de daha çok kendim için alıyorum :) İçimdeki çocuk bu kitabı beğenmiş mutlaka al oku diyor :)
YanıtlaSilBir projeden yola çıkarak böyle güzel işleri gerçekleştirmek, yararlı çalışmalar sunmak harika. Çocuklar için gerçekleştirilen her güzel iş insanın içini ısıtıyor. Bugün onlara yapılan yatırım ülkenin geleceğine yapılan yatırım.
YanıtlaSilEmeği geçenleri kutluyorum. Duyurduğun için teşekkürler.
Sevgiyle...